Bağımlılık ve Alışkanlık Üzerine

 

’İptilanın her türlüsü kötüdür, narkotik ister alkol, ister morfin, ister idealizm olsun.’’

Carl Jung, 1960

İnsanlar bağımlılıkları temel olarak uyuşturucu maddeler kapsamında düşünür. Oysa insanların bağımlı olduğu veya olabileceği maddelerin listesi fazlasıyla uzundur. Bağımlı olma potansiyeli taşıyan maddeler içerisinde alkol, kokain gibi uyarıcılar, opiyatlar, halüsinojenler, marihuana, barbitüratlar ve tütün ürünleri sayılabilir.

 

Bağımlılık, bir şeyle karşılaştıktan sonra, bu deneyimi yineleme ve sıklıkla arama davranışı geliştirmekle ilgilidir. Zamanla, süre aldıkça bağımlılık kökleşir, derinleşir. Yoksunluk ile birlikte karakterize olan fizyolojik bir tabloyla karşı karşıya kalırız. Alışkanlık için ise durum daha farklıdır. Burada daha çok kişinin iradesiyle ilgili bir durum söz konusudur. Ancak bağımlılık seviyesinde bir insan için iradeden söz etmemiz pek mümkün olmamaktadır.

 

Bağımlılık ve Kötüye Kullanım

Maddeler kapsamında ele alacak olursak, psikiyatri yazını madde bağımlılığını madde kötüye kullanımından ayrı tutmaktadır. Teknik açıdan ikisi çok ayrı anlamlar taşımaktadır. Bağımlılıkta yoksunluk belirtileri, tolerans (belli bir etkiye ulaşmak için daha fazlasının gerekmesi durumu), maddeyi elinde bulundurmak için çabalamak türünde saplantılar, hayatın tüm noktalarında kötüye gitmelerin başlaması ve tüm bu zararın farkında olunmasına rağmen kullanımı sürdürme ayrıca tüm bunlara karşı koyamama gibi özgül özellikler görmekteyiz. Kötüye kullanımda ise bir maddenin bilinçli olarak; gün içerisindeki ev, okul gibi ortamlarda yerine getirilmesi gereken zorunluluklara rağmen; tehlikeli durumlarda; yasadışı davranış ve ısrarcı olumsuz etkilerine karşın kullanılması durumu söz konusudur. Kişi, maddeyi sadece keyif vermesi amacıyla istemli olarak yineleyici bir şekilde kullanır. Maddenin fiziksel ve toplumsal zararı göz ardı edilmiştir ve kişi madde üzerindeki denetimini tamamen yitirmiştir.

 

Bağımlı Kişilik

Önceden insanlarda onları belli bir bağımlılığa ya da tüm bağımlılıklara yatkın kılan belirli bir profil olduğu öne sürülüyordu. Kimi psikiyatrlar, bağımlılığın depresyon ya da anti-sosyal kişilik bozukluğu gibi zihinsel bir hastalığın sonucu olduğunu düşünmektedir. Esasında burada öne sürülen görüş, risk almayı seven bireylerin veya zihinsel hastalıkları olanların destek olarak madde kullanmaya sığınmak gibi bir zayıflıkları olduğudur. Bu kişiler olabilecek her türden istenmeyen sonucu tecrübe edinmek, yok saymak ve göz ardı etmek eğilimindedirler. Terapistler, bağımlıların yani madde bağımlısı bireylerin, bu maddeleri baş edebilme veya telafi amaçlı kullandığına dikkat çekmektedir. Bağımlı birey maddeyi, duygularını işlevsiz hale getirmek, acı verici duygusal durum veya olayları hafifletebilmek ya da içsel çatışmalarını azaltmak için kullanır. Yine bağımlı bireyin yalnızlığını, çaresizlik durumunu unutturmak ya da etrafındaki diğer insanlarla ilişki eksikliğinin üstünü örtmekte de faydalı olacağına inandığı için madde kullanımına yöneldiğini gözlemleyebiliriz. Madde kullanan bireyler, isteklerini ancak ve ancak kullandıkları maddenin etkisi altındayken dile getirip hayata geçirebildiklerini, bu yüzden hayatlarındaki etkinlik ve işlevselliklerini sürdürebilmek için zamanla belirli bir maddeye bağımlı hale geldiklerini hissederler.

 

Madde Bağımlılığı

Madde bağımlılığı, vücudun işlevlerine olumsuz olarak etki eden maddelerin kullanılması, bundan dolayı hasar görüldüğü hâlde bu maddelerin kullanımının bırakılamamasıdır. Bağımlı, madde kullanımını bıraktığı anda yoksunluk belirtileri gösterir. Zaman geçtikçe madde kullanım sıklığını ve dozunu artırır.

Aşağıdakilerden en az 3’ünün 12 aylık süre içerisinde görüldüğü kişi bağımlıdır:

  • Kullanılan madde miktarının ortaya çıkan sonuçlarına rağmen giderek artırılması.
  • Bırakma çabalarının boşa çıkması.
  • Maddeyi edinmek, kullanmak veya bırakmak için çok fazla zaman harcanması.
  • Sosyal, mesleki ve kişisel etkinliklerin azaltılması veya bırakılması

 

Uyuşturucu olarak kullanılan bu maddeler kullanıldıklarında, merkezi sinir sisteminin farklı farklı kısımlarına etki ederek bireyde fizyolojik ve psikolojik tahribatlara yol açar. İradeyi işlevsiz hale getirir ve kontrolü bireyin elinden alır. Kontrol artık o uyuşturucu maddededir.

 

Tüm bu tehlikeli tablonun önüne geçebilmek için mutlaka bir uzman desteği alınmalıdır. İlgili kurumlarla gerekli güçlü bağlar kurulmalıdır. Güçlü ve pozitif sağlam ilişkiler kurulması desteklenmelidir. Madde bağımlılığından korunmanın en esas yolu, hiç başlamamaktadır. Bağımlılık kurtarılabilir ancak tam anlamıyla iyileşmenin gerçekleşmesi için ciddi bir çaba ve zaman gerekmektedir. Her hastalıkta olduğu gibi bağımlılıkta da erken teşhisin hatta ‘’önlem’’in önemi unutulmamalıdır. Toplumda bağımlılık yapıcı maddelerin varlığı, etkileri ve sonuçları konuşulabilmeli ve toplum gerekli bilgilendirmelerle bilinçlendirilmelidir. Her bir bireyin her zaman için risk faktörleri içerisinde bulunduğu göz ardı edilmemelidir. Yine unutulmamalıdır ki ‘’Sarhoşluk, gönüllü delilikten başka bir şey değildir.’’ (Seneca, iö 60)

 

Kaynakça ve İleri Okuma:

  • 50 Psikoloji Fikri (Adrian Furnham)

 

Yazar: Duygu Yeşim ÖZTÜRK

Yorum yapın