Gün içerisinde kendinizi belirli saatlerde daha fazla yorulmuş veya uykunuz gelmiş gibi hissettiğiniz oldu mu? İngilizcesi “circadian rhythm” olan bu terim, başta hayvanlar ve bitkiler olmak üzere birçok tek hücreli canlılarda da bulunur ve canlıların fiziksel, zihinsel ve davranışsal değişikliklerinin günlük bir döngüsü olduğunu ifade eder. Sirkadiyen ritimlerin çalışmasını inceleyen bilim dalına da kronobiyoloji denir. Geceleri uyumak, gündüzleri uyanık olmak, sabah açıp akşam kapanan bir çiçek, kış uykusuna yatan hayvanlar, kuşların göç etmesi ya da yılda bir kez çiçek açan bir bitki, bu ritimlere örnek gösterilebilir.
Vücudumuzdaki doğal faktörlerimiz sirkadiyen ritimlerimizi üretirler ve düzenlerler. Bununla birlikte çevresel faktörlerden de gelen sinyaller bu döngüyü etkileyebilir. Bunun en önemli örneği gün ışığıdır çünkü biyolojik saatlerin moleküler yapısı kontrol eden genleri açıp kapatma özelliğine sahiptir. Bu genler Kriptokrom, Per, Clock, Bmal1’dir ve ekspresyonları ile sirkaidyen ritmi devam ettirmede rol oynarlar.
Işık-karanlık döngüleri değiştirmek, biyolojik saatleri ve sirkadiyen ritimleri hızlandırabilir, yavaşlatabilir veya sıfırlayabilir. Aynı zamanda bu döngü kişiden kişiye farklılık gösterir. Eğer geceleri ayakta kalmaktan hoşlanan bir insansanız, bu devinimler de ona göre şekil alacaktır.
Sirkadiyen Ritim Sağlığımızı Etkiler Mi?
‘Sirkadyen ritim sağlığımızı etkiler mi?‘ sorusunun cevabı evettir. Bilindiği gibi uyku-uyanıklık döngülerimizi, hormon salınımını, yeme alışkanlıklarımızı, sindirim sistemimizi, vücut ısımızı ve başka bedensel fonksiyonları etkileyebilir. Sirkadiyen ritimler dış veya bedensel stimulilerden etkilendiği için zaman zaman bu ritimlerin hızlı, yavaş, bozulmuş veya anormal işleyen ritimlere sebep olabilir. Bu düzensiz ritimler uyku bozuklukları, obezite, diyabet, depresyon bipolar bozukluk ve mevsimsel duygu-durum bozukluğu gibi çeşitli kronik sağlık bozulmalarına sebep olabilirler.
Sirkadiyen Ritim Nasıl Çalışır ?
Beynimizde birçok görevden sorumlu hipotalamusumuzun bir kısmı bu döngüyü kontrol eder. Bu döngüyü sağlarken gün ışığı gibi diğer çevresel etkenlerden de yararlanır. Gece olduğunda, gözlerimiz, hipolatamusa artık yorgun hissetmeye başladığınızı işaret edecek sinyaller gönderir. Beynimiz de hipotalamusla olan işbirliği sırasında melanin hormonunun serbest bırakılması gerektiğini söyler ve yavaş yavaş yorgun hissetmeye başlarız. Bu olay, özellikle gece vardiyasında çalışan insanların uyanık kalmada neden bu kadar zorlandığını kanıtlar. Ayrıca, televizyon, telefon, bilgisayar gibi elektronik cihazlar çok yoğun kullanımı döngünün bozulmasına sebep olabilir. Bu döngü kişiden kişiye değişebildiği gibi insanın kendi hayat döngüsünde de farklılıklar görülür. Örneğin, yaşlandıkça bu ritim değişebilir. Vücudunuza ne kadar dikkat ederseniz, uyku-uyanıklık sürenizi ne kadar sağlıklı tutarsanız, o kadar güzel uyku çekersiniz ve kendinizi iyi hissedersiniz.
Nobel Tıp Ödülü
Sirkadiyen ritim hakkında araştırma yapan bilim insanları Dr. Jeffrey Hall, Michael Rosbash ve Michael Young, sirkadiyen ritmin moleküler düzeyde olabileceğini ve sistemin inceliklerini daha iyi anlayabildikleri araştırmalarıyla Nobel Tıp Ödülü’ne layık görüldüler. Çalışmalarında vücudumuzun, güneşin hareketlerini baz alarak zamanı nasıl algıladığını ve günlük yaşam döngülerini de güneşi baz alması sayesinde uyarladığını gösterdi.
Araştırmacılar bu çalışmalarını meyve sinekleri üzerinde yapmışlardı. Meyve sineklerinin gün içinde azalıp artan genetik aktiviteleri ve bu aktiviteleri sonucunda sentezlenen iki önemli proteinin işlevini çözmeyi başardılar. Kendi deyişleri ile ‘vücut saatinin içini açarak, içindeki en minik dişlilerin sırlarını çözdüler’. Ödül sahipleri, bu konu hakkında bilgi sahibi olunmaya başlandığını ama bu döngünün yarattığı sorunlar için kullanılacak tanı ve tedavinin işe yaraması için daha çok araştırma yapılması gerektiğini öne sürdüler.
Sirkadyen Ritim Bozukluğunun Sebep Olduğu Uyku Bozuklukları ve Hastalıklar
- Erken Uyku Fazı Bozukluğu : normal olarak toplum tarafından kabul edilen uyku ve uyanıklık saatinin daha az olması yani daha erken uyuma ve uyanma olarak tanımlayabiliriz.
- Düzensiz Uyku-Uyanıklık Ritim Bozukluğu: Kişide belirli bir uyku düzeni bulunmamaktadır.
- Serbest Gidişli Uyku Fazı Bozukluğu: Hastaların, bir önceki güne göre daha 1-2 saat daha geç uyuyup uyanmaları ile ilgili bir uyku bozukluğunun temsil eder.
- Vardiyalı Çalışma Tipi Uyku Fazı Bozukluğu: Genelde vardiyalı çalışan insanlarda görülüp, işlevsel bozukluk, konsantrasyonda düşüklük, azalmış dikkat, kronik yorgunluk ve sürekli uyku haline sebep olan bir hastalıktır.
- Jet Lag Tipi Uyku Fazı Bozukluğu: Uzun uçak yolculuğunda farklı zaman dilimlerine geçildiğinde, yeni saat dilimine adapte olmakta zorlanılır ve insanların uyku düzeni bozulur, bundan dolayı yorgunluk, uykusuzluk gibi sorunlar ortaya çıkabilir.
Diğer hastalıklardan bahsetmek gerekirse, araştırmaların sonucunda kalp, karaciğer ve pankreas gibi organlarımızın da kendine ait farklı döngülere ve ritimlere sahip oldukları düşünülmektedir. Bu ritimlerin suprakiazmatik nükleusla bağlantılı olduğu bilinmektedir. Döngülerde oluşan bozulmalarda bu organların da zarar gördüğü ve kendi içlerindeki saatin bozulduğu düşünülmektedir. Bu bozulmalar; kanser, kardiyovasküler hastalıklar, depresyon, obezite veya metabolik sendrom gibi farklı hastalıklarla sonuçlanabilir.
Sirkadiyen Ritim Bozuklukları Tedavisi
2017’de yayımlanan ve yazarları Pınar Güzel Özdemir, Ekrem Yılmaz, Yavuz Selvi, Murat Boysan olan “Psikiyatride Parlak Işık Tedavisi” makalede, sirkadiyen ritim bozuklukları tedavisi için parlak ışık tedavisi önerilmiş ve nasıl uygulanması gerektiğinden bahsedilmişlerdir.
Parlak ışık tedavisi daha önce de mevsimsel özellikli depresyon tedavisinde kullanılmış ve başarılı sonuçlar elde edilmiş. Makaleye göre, parlak ışık tedavisinin duygudurumu arttırmaya ve buna bağlı olarak depresif semptomlarda düzelmeye sebep olduğu ve antidepresan ilaçlarının da etkisini arttırmada başarılı olduğundan bahsedilmiş. Bu yöntemde, ışık ve ışık dışı uyarıcılarla sirkadiyen ritim tekrar düzenlenir ve 24 saatlik döngüye uyumlamaya çalışılır. Burada önemli olan hipotalamusu uyararak orada bulunan uyku-uyanıklık döngüsünü, melatonin, büyüme hormonu ve kortizol gibi hormonları etkili hale getirip ritim bozukluğundan kurtarmaktır.
Bu tedavinin dışında EEG ile uyku durumundaki dalgaları belirlemek ve onları düzenlemek için kullanılabilir. Başka türlü denenen yöntemler de mevcuttur.
Yukarıda da bahsedildiği gibi canlıların vücudunun, organların ve hatta hücrelerin işleyişi için sirkadiyan ritim gibi birçok farklı döngüye ihtiyaç vardır. Bu döngülerin eksikliği belirli bozukluklara ve hastalıklara sebep olabilir. Günümüzde birçok farklı tedavi kullanılması dışında araştırmalarla bu döngüleri iyice anlamak ve işleyişini kavramak amaçlanmaktadır. Bu çalışmalar sayesinde yeni tedavi yöntemleri de bulunabilir.
Yazar: Sude GÜNGÖR