Çözülme Bozuklukları

Çözülme bozuklukları; kişilerin bilinç durumlarından kaynaklanan algı ve belleğindeki davranışlarının birinde ya da birkaçında ortaya çıkan zihinsel bir bozukluktur. Hastalık belirtilerini aniden ya da yavaş yavaş da gösterebilir.

Zihinsel bozukluk kimilerinde çok uzun sürmezken kimilerinde de sürekli bir ruh halini almasıdır. Tehlikeli olan bu durumun kalıcı olmasıdır. Örneğin; eve koyduğunuz eşyanın yerini hatırlayamadığınızı ya da fark etmeden sürekli aynı olayları etrafınızdaki aynı kişilere anlattığınızı ve yakın çevrenizdeki kişilerin isimlerini unutmaya başladığınızı düşünün. Bu olayların günlük hayatımızda sık  gelmeye başlaması kişinin hayatının aksamasına ve sosyal hayatında da  sorunlar yaşamasına neden olur.

Peki bu durumlar başımıza niye ve hangi durumlarda gelir?

Aslında insanların bu bozuklukları yaşamaya başlamasının sebeplerinden biri, hayatlarının bir bölümünde yaşamış oldukları bunalımlardır. Vücudumuz bu ağır ruhsal problemlerle başa çıkabilmek için çözüm yöntemleri üretir ve bunu kimi zaman kaçarak kimi zamanda her şeyi ve herkesi unutmaya başlayarak yapar.

Çözülme bozukluklarını kimlik çözülmesi, unutkanlık çözülmesi, kendine yabancılaşma diğer bir adıyla gerçek dışılıktır. Çözülme bozuklukları olarak bu başlıklar altında değerlendireceğiz. Dsm-5’te bu başlıklar altında yer alarak incelenmiştir.

 

Kimlik Çözülmesi Bozukluğu

Kimlik çözülmesi birden fazla kişilik durumu ile kimliğin bölünmesi anlamına gelir. Bu bölünmede kişinin kendilik duyumunda ve davranışlarının hakimiyetinde uzun süreli bir bozulmayı içerir ve aynı zamanda algı, bellek ve bilişteki düşüncelerin işleyişinde farlılıklar gözükmeye başlar. Bu tür hastalardaki semptomlar başkaları tarafından gözlemlenebileceği gibi hasta bunu bizzat kendisi de fark edebilir.

Hastalığın önemli belirtilerinden biride kişinin günlük yaşantılarını hatırlamada ciddi sorunlar yaşamasıdır. Bu durumu  basit unutkanlıklarla açıklayamayız. Anılarını hatırlamaya çalışırken, kopuklukların görülmesi ve anılardaki bu boşlukların sürekli devam ederek ilerlemesi kişinin günlük hayatında kişiler arasında problem yaşamasına da neden olur.

Kimlik çözülmesinin ortaya çıkmasındaki etken faktörlerden biri de, kişinin hayatında yaşamış olduğu travmalardır. Bu olaylara örnek olarak; bir yakınının hayatını kaybetmesi, yapmış olduğu bir trafik kazası ya da yaşamış olduğu bir tecavüz olayı olabilir. Kişi bu yaşamış olduğu ağır travmalardan kaçabilmek için, kimlik bölünmesi dediğimiz duruma maruz kalır.  Bu  maruziyet, vücudun geliştirmiş olduğu bir savunma mekanizmasıdır.

Birey yaşamış olduğu durumları aşabilmek için birden fazla kimliğe ihtiyaç duyar. Gün içinde hangisi onun işine yarayacaksa o hali benimser. Bu kişilerin kafasındaki ifadelere örnek olarak ‘Benim hatam değildi onun  hatası’, ‘Ben yapmadım o yaptı.’ gibi ifadelerle yaşadığı olaydan kendini kayırmaya çalışır . Oysaki burada var olan  ‘o’ da kendisidir ama kişi bunu kabul etmez.

 

Unutkanlık Çözülmesi

Günlük hayatımızda yaşadığımız sıradan olayları hatırlayamama durumu değildir. Diğerlerinden farklı olarak gergin bir durumu ortaya çıkarıcı bir etkisi olan bireyin,  kendi özel hayatındaki olayları hatırlayamama ile birlikte gözüken ruhsal bozukluklardandır.  Unutkanlıklarda  bilgi tamamen kaybolmaz. Sadece kişinin amnezi dönemi boyunca hatırlamaz.

Unutkanlık çözülmesinin de kendi içinde alt türleri bulunmaktadır:

  • Yörel unutkanlık: Unutkanlık çeşitlerinde en sık karşılaşılan türdür. Yörel unutkanlık, belli bir zaman diliminde geçmiş olan anıları hatırlayamama durumudur; yani belirli bir zaman diliminde geçmiş olan birden fazla anıyı da etkiler. Tek bir olayın unutulmasından çok daha genel bir unutkanlık durumunun ifadesidir.

 

  • Seçici unutkanlık: Geçmişte yaşanmış olan belli bir zaman dilimindeki olayların hepsinin hatırlanması değildir. Belli bir bölümdeki anıların hatırlanması ve diğer bölümlerin unutulmasıdır. Burada kişi için önemli olan anılar hafıza yer alırken kişi için önemsiz anılarda silinir.

 

  • Genel unutkanlık: Unutkanlık çeşitlerinde en nadir görülen durumdur ve bireylerde aniden ortaya çıkar. Bu durumdaki bireyler, bütün hayat öykülerini unuturlar. Arkadaşlarını, ailelerini, isimlerini hatta kimileri dünyada edinmiş oldukları bilgileri ve yetenekleri bile unuturlar. Kafalarındaki binlerce soruların olduğu ‘ben kimim, siz kimsiniz, burası neresi…’ gibi sorularla etrafta amaçsız, şaşkın ve donuk yüz ifadeleri ile baktıkları bilinir.

 

  • Dizgeli unutkanlık: Dizgeli unutkanlıkta kişi hayatında yaşamış olduğu anılarından herhangi birini unutmaktadır. Bireyin kendine ait şahsi özel meselelerini hatırlayamadığı durumlardır. Örneğin; arkadaşı ile yapmış olduğu özel sohbetler veya  ailesi ile ilgili meselelerde ya da çocukluğunda uğramış olduğu bir saldırı da olabilir.

 

Kendine Yabancılaşma/ Gerçek Dışılık Çözülmesi

 Kendine yabancılaşma depersonalizasyon olarak da bilinmektedir. Kişinin kendisinde sürekli bir  şekilde devam eden ve kendi bedenine karşı hissettiği yabancılaşma durumu hakimdir.

Bunu kısaca kendi bedeninden kopma olarak da ifade edebiliriz. Bir diğer ifade ise  gerçek dışılık çözülmesi derealizasyon olarak da bilinir. Kişinin bulunduğu çevreden kopma veya  bir ayrılma yaşaması durumu vardır. Bu her iki kavramında birlikte gözüktüğü yaşantıların varlığı ile devam eden ruhsal problemlerde olabilir.

Depersonalizasyon (Kendine yabancılaşma)

Kişi zihinsel süreçlerinden ya da bedensel faaliyetlerin işleyişinden koparak bağımsız şekilde hareket eder. Sanki kendisini dışarıdan biri gibi izliyormuş gibi hisseder. Bu durumu da bir rüyanın içinde olduğunu tarif eder. Zamanın yavaş ilerlediğinin farkında olarak, kendisini dışarıdan bir gözlemci izlediğini düşünür.

Depersonalizasyonda bilinmesi gereken temel noktalar:

  • Kişinin bedenine ait önceki halinden farklı bir takım değişikliklerin gözlenmesi.
  • Yaşanan bir olayda bir izleyen bir de olayı yaşayan ikili benlik duyumu.
  • Kişinin çevresinden, diğer insanlardan kopma yaşamasını hissetmesi.
  • Son olarak kişinin duygularından bağımsız halde olmasıdır.

Derealizasyon (Gerçek-dışılık)

Kişinin çevresindeki kişilerle kopukluk yaşamasıdır. Çevresinde var olan canlı veya cansız tüm nesneleri bir düş gibi, uzak, sisli ve gerçek dışı olarak algılaması söz konusudur.

Burada kişi çevresi ve kendisi arasında başka bir boyut daha var gibi hisseder. Etrafında bulunan her şey sahte ve yapay bir görünüme sahipmiş gibi hisseder. Bu durumda; duyusal ve görsel alanlarda da problemler görülmektedir.

Örneğin; buradaki insanların sesleri kişi tarafından duyulmayabilir veya tam aksine daha şiddetli hissedebilir. Aynı zamanda  görme çevresinin genişlemesi ya da daralması ve nesnelerin bulunduğu yerden uzaklığında ya da boyutunda değişiklikleri de meydana getirir.

Bu iki durumuda düşündüğümüzde depersonalizasyon ve derealizasyon için:

  • Bu durumdaki hastalar kendilerinin tam olarak neyi olduğunu ifade etmekte güçlük çekerler
  • Akıllarını yitirdiklerini ve çıldırdıklarını düşünebilirler.
  • Zaman algısında da karmaşa yaşanır. Çok hızlı veya yavaş ilerliyor gibi hissedebilir.
  • Hayatlarındaki varlıklarını sorgulamaya girebilir, gerçekten diğerleri tarafında görünüp görünmediklerini bunu sürekli bir ispatlama çapasında hisseder.
  • Genelde ruh hallerine kaygı ve tükenmişlik hakimdir.
  • Yaşam boyu görülme sıklığı %2’ dir.

 

 Kaynakça ve İleri Okuma:

https://acikders.ankara.edu.tr/

DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı

 

Yazar: Melisa Nur DEMİRER

Yorum yapın