Hayatımız boyunca farklı insanlarla aynı ortamlarda bulunur ve etkileşim içinde oluruz. Bizler karşıdaki insanlara bağımlıyken onlar da bizlere bağımlıdır. Bazen kalabalıklar halinde bazen de gruplar şeklinde hayatımızı idame ettiririz. Günlük yaşamda sıkça kullandığımız ve Sosyal Psikoloji’nin önemli inceleme konularından olan grup, Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde (2019), “küme”, “görüşleri, çıkarları bir olan kimseler bütünü, ekip” anlamlarına gelmektedir. Bir Sosyal Psikoloji terimi olan grup ise ortak gereksinimleri ve amaçları için etkileşime giren üç veya daha fazla sayıda bağımsız insanın oluşturduğu topluluk anlamına gelmektedir (Aronson, Wilson ve Akert, 2012).
Grupların Özellikleri ve İşlevleri
Çoğu grup 3-6 üyeden oluşmaktadır ve üyeleri yaş, cinsiyet, inanç ve fikir bakımından benzer olurlar. Benzerliğin iki temel nedeni bulunmaktadır: Gruplar, oluşurken birbirine benzer kişileri kendine çeker ya da gruplar, üyeleri arasında benzerliği teşvik ederler (aktaran Aronson ve ark., 2012). Davranış, değer ve inançlarla ilgili tüm grup üyeleri tarafından kabul gören ve onları şekillendiren kurallar vardır. Bu kurallara sosyal norm adı verilir. Ayrıca grup içinde belirli kişilerin nasıl davranması gerektiğiyle ilgili beklentileri içeren sosyal roller bulunmaktadır. Rolleri fazla sahiplenen insanların rolün etkisinden çıkmadan, kontrolsüz şekilde davranabileceğini Philip Zimbardo ve arkadaşlarının gerçekleştirdiği Stanford Hapishanesi Deneyi göstermiştir (Bakırcı, 2013).
Grupların bir diğer önemli özelliği grup sargınlığıdır. Sargınlık, grubun üyelerini birbirine bağlayan ve aralarındaki düşkünlüğe teşvik eden özelliklere denir. Gruptaki sargınlık ne kadar fazlaysa, grup üyelerinin etkinliklere katılma olasılığı da artmaktadır. Bazı durumlarda grup sargınlığının yüksek olması başarıyı getirebilirken; bazı durumlarda ise grup içindeki olumlu ilişkileri korumak bir probleme çözüm bulmaktan daha önemli hale gelebilir. Bu durum grubun en yüksek başarıma ulaşmasının önünde bir engel olabilir (Aronson ve ark., 2012).
Gruplar Bireylerin Davranışlarını Nasıl Etkiler ?
Başkalarının varlığında davranışlarımızda birtakım değişiklikler meydana gelir. Ara sıra gerçekleştirdiğimiz davranışlarda başarım artarken bazen de performansta düşüşler meydana gelir. Şimdi başka insanların varlığında performanstaki bu değişikliklerin nedenlerini inceleyelim:
- Sosyal Kolaylaştırma (Hızlandırma): Sosyal kolaylaştırma üzerine yapılan çalışmalar bireyin davranışının başkalarının gerçek, hayal edilen ve ima edilen varlığıyla ilgilidir (Saul McLeod, 2011). Bu alandaki ilk sosyal psikoloji deneyi Norman Triplett tarafından 1898 yılında yapılmıştır. Triplett, bisikletçilerin hız kayıtları üzerine yaptığı araştırmada sadece zamana karşı yarışmanın değil; bisikletçilerin birbirlerine karşı yarışmasının performanslarını arttırdığını bulguladı (aktaran McLeod, 2011). İlerleyen zamanlarda yapılan çalışmalar ise bazı işlerde başkalarının varlığının performansı azalttığını göstermiştir.
Sosyal kolaylaştırmanın orijinal tanımı şu şekilde yapılabilir: “İnsanlarda başkalarının yanındayken ve bireysel başarımlarının değerlendirilme olasılığı olduğunda kolay görevlerde daha iyi, karmaşık görevlerde daha kötü sonuçlar alma eğilimi.” (Aronson ve ark., 2012, s. 510). Bir sosyal psikolog olan Robert Zajonc, 1965 yılında yaptığı araştırmayla sosyal kolaylaştırmanın nedenini başkalarının varlığında artan uyarılma ile açıklamıştır. Uyarılma, hangi tepki eğilimi baskınsa o eğilimi arttıracaktır (aktaran Myers, 2017).
- Sosyal Kaytarma: Sosyal kaytarma, bireyler bir grubun parçası olduğunda daha az çaba gösterme eğilimi olarak tanımlanır (Cherry, 2018). Grup koşulunun varlığı bireydeki değerlendirilme kaygısını düşürür ve insanlar çabalarından hesap vermek zorunda olmadıklarında sorumluluk tüm grup üyelerine dağılır (aktaran Myers, 2011). Dolayısıyla grubun içinde kaybolmak değerlendirilme endişesini azalttığından sosyal kaytarma ortaya çıkar.
Sosyal kaytarma ile unutulmaması gereken şöyle bir gerçek vardır ki bazı zorlu görevler grupta herkesin en iyi performansı ile çalışmasını gerektirir. Böyle durumlarda ortak çaba bireyde gevşemeye yol açmaz aksine bireysel çabanın artmasına neden olur (Myers D.G., çev., 2011).
Grup etkisi içerisinde sosyal kaytarmanın olumsuz sonuçlarını engellemek için yapılabilecekler bulunmaktadır. Küçük gruplar kurmak, hesap verilebilir durumlar oluşturmak, bireysel sorumlulukları iyi tanımlamak, bireylerin gruba sadakatini teşvik eden çalışmalar yapmak daha fazla performans için kullanılabilecek yollardandır (Cherry, 2018).
Kimlik Yitimi: Grup içinde kişilerin kimliklerinin belirlenemediği zamanlar davranışlar üzerindeki kısıtlamaların ortadan kalkması sonucunu doğurabilir (aktaran Aronson ve ark., 2009) Bireyselliğin yok olması, kişide hesap verme hissini azaltır ve grup normalarına itaati arttırır.
Grupların Verdikleri Kararlar
Tek bir bireyin verdiği karar mı daha doğrudur yoksa bir grubun verdiği karar mı ? Birçoğumuz bu soruya yanıt verirken grubu tercih edecektir. Birden fazla insanın aldığı ortaklaşa kararın, tek bir insanın kararından daha doğru olduğu inancını taşırız fakat sosyal psikologlar durumun pek de böyle olmadığını göstermişlerdir. Aronson ve arkadaşlarının (2009) aktardığı gibi: Konu üzerinde uzmanlığa sahip kişiye güvenildiğinde ve grup üyeleri kendileri için değil, grup için en iyisini bulmaya güdülendiğinde gruplar bireylerden daha iyi kararlara ulaşabilirler.
Grupların daha kötü kararlar vermesine neden olan birkaç etmen vardır. Bunlardan bir tanesi işlem kaybı olarak adlandırılır. Bu terim, grup etkileşiminin bir yönüyle sorunlara iyi çözümler bulmayı engellemesi anlamına gelmektedir. Grupta ne dediğini bilmeyen birine güvenmek, en yetkin üyenin yeterli çabayı göstermemesi, iletişim bozuklukları ve farklı bilgileri görmezden gelme bu sorunu ortaya çıkarabilir.
Grupların bireylere nazaran daha kötü karar vermesine neden olacak bir diğer faktör ise grup düşündür. Irving Janis (1971) grup düşünü, “uyuşma arayışının, alternatif eylem planlarının gerçekçi değerlendirmelerini baskılayacak derecede önem kazandığı sargın iç gruplardaki düşünce biçimi” şeklinde tanımlamıştır (aktaran Myers, 2011). Karar verme sürecinde yapılması gerekenlere odaklanmaktan çok verilen karara odaklanılır. Janis’e göre grup yüksek düzeyde sargınsa, grup farklı düşüncelere kendini yalıtmışsa, bir lider kendi desteklediği karara göre grubu yönlendiriyorsa, farklı görüşler ele alınmıyorsa grup düşün ortaya çıkar. Böyle gruplarda, üyeler arasında grubun hata yapmayacağı yanılsaması, grupta alınan kararların ahlaki olduğu inancı, karşı görüşten bireylere baskı ve lideri karşıt görüşlerden koruma gibi grup düşün belirtileri gözlenir.
Gruplar Düşüncelerimizi Güçlendirir mi? : Yapılan araştırmalar, gruplarda yapılan tartışmaların üyelerin baştaki fikirsel eğilimlerini genellikle güçlendirmektedir. Grup etkisi içerisinde üyelerin var olan eğilimlerinin kuvvetlenmesi ve grup içi ortak bir paydada birleşilmesine grup kutuplaşması adı verilir (Myers D.G., çev., 2011). Grup üyeleri başta riskli bir karar almaya meyilli ise grupla yapılan tartışmanın sonucunda alınan ortak karar daha riskli olma özelliği taşıyacaktır. Bu durumun tam tersini yani ihtiyatlı olmaya eğilimi olan üyelerden oluşan bir grup için de düşünmek mümkündür.
Kaynakça ve İleri Okuma:
- Aronson, E., Wilson, T. D., Akert, R. M. (2012).Sosyal psikoloji.(O. Gündüz, Çev.). İstanbul: Kaknüs. (Orijinal eser 2009)
- Cherry, K. (2018). How social loafing is studied in psychology.
- Bakırcı, Ç. M. (29 Ocak 2013). Stanford hapishane deneyi.
- McLeod, S. A. (2011). Social facilitation.
- Myers, D. G. (2017). Sosyal psikoloji (S. Akfırat, Çev. Ed.). Ankara: Nobel (Orijinal eser, 2011)
- Türk Dil Kurumu (8 Mart 2019). Güncel türkçe sözlük.
Yazar: Akın SÖNMEZER