Hayvan Destekli Terapi

Dünyanın oluşumundan bu zamana kadar insanlar, hayvanlar ile birlikte farklı bir etkileşim, iletişim ve birliktelik içerisindedir. İnsanlar, hayvanları çeşitli amaçlarla her zaman yanlarında bulundurmuşlardır. Avcılık, bekçilik, ulaşım aracı gibi bu liste uzatılabilir. Ama en önemlisi hayvanlar, insan canlısının en yakın arkadaşı olmuştur, onlarla güçlü bir duygusal bağa kurmuşlardır. Bilimselleşme süresince  insan-hayvan etkileşimi fizyolojik ve bilişsel kategorilerde anlamlı düzeyde olumlu olarak ispatlanmıştır. Ardından, çeşitli hayvanlardan terapötik olarak yararlanmaya başlanmıştır. Psikolojik sağlığın iyileştirilmesinde ve devam ettirilmesinde destek olmuştur.

 

Hayvan Destekli Terapi Nedir ?

Hayvan Destekli Terapi; kronik rahatsızlığı olan bireylerde, yaşam kalitesini desteklemek, ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyen bozuklukların tedavi sürecine yardımcı olmak amacıyla insan ve hayvan etkileşiminden yararlanarak uygulanan destek bir tedavi biçimidir.1 Son yıllarda tüm dünyada gelişme gösteren ve kullanım oranı artan tamamlayıcı ve destekleyici bir terapi türüdür. Bedensel, ruhsal, sosyal yönlerden tam iyilik halinin kazanılması ve kazanılan halin korunması hedeftir. Demans, alzheimer, yalnızlık duygusu, depresyon, otizm, stres, anksiyete, konuşma bozuklukları gibi birçok patolojik olgularda tedavileri kolaylaştırmak için tamamlayıcı ve destekleyici bir yöntemdir. Tıbbi tedaviye bir alternatif değildir.

Florence Nightingale: Özellikle kronik hastalıkların tedavi ve rehabilitasyonunda, küçük bir ev hayvanı hastalar için mükemmel bir arkadaştır.

 

Hayvan Destekli Terapi Nasıl Uygulanır ?

Terapi, bireylerin; ruhsal, fiziksel, duygusal, bilişsel fonksiyonlarındaki sorunlarının iyileştirilmesi ve geliştirmesine yardım eden destekleyici bir tedavi aracıdır. Bu nedenle herkesin, her zamanda her hayvanla uygulayabileceği bir yöntem değildir. Terapi sürecinde amaç; insan ve hayvan etkileşiminden oluşacak olan bağa bağlı iyileştirici bir sonuca ulaşmaktır. Ne yazık ki bu bağ tek tarafın istemesiyle kurulamaz, insan-insan ilişkileri gibi. Her iki canlının, birbirlerini ile iletişime geçip, terapötik ilişki kurmaları beklenir. Terapi sürecini birlikte başlatırlar. Etik kurallar dahilinde; uzman kişiler tarafından grup veya bireysel terapi şeklinde uygulanır. Terapiyi uygulayacak olan uzman kişinin, birlikte çalışacağı olan hayvanı tanıması, özelliklerini, mizacını bilmesi oldukça önemlidir. Ayrıca, onun dilinden anlaması, anlaşabilmesi, temas içerisinde olması, başarılı bir tedavi için anahtardır. Tercih edilecek hayvan, danışanın tercihine, sağlık durumuna ve terapinin amacına göre seçilir. En çok tercih edilenler köpekler, kediler ve atlardır. Terapi seansları süresince kullanılan hayvanların haklarının korunması zorunludur.

Köpek Destekli Terapi

Köpekler, insanların en yakın arkadaşı, dostu ve koruyucusu olmaya devam etmektedir. İnsanlara karşı sahip olduğu bağ, sadakat ve sevgisi herkesçe bilinmektedir.  Hayatımızı kolaylaştırır, bizlere destek olurlar. Kurtarma köpekleri, polis köpekleri, bekçi köpekleri, rehber köpekleri gibi hayatın birçok alanında karşımıza çıkar. Köpekler zeki ve eğitilebilir canlılar olduğu için sosyal becerileri de oldukça yüksektir. Bu nedenle terapide de en sık kullanılan hayvanlardır.

Köpeklerin sahiplerine karşı duyduğu yüksek sadakat ve sevgi duygusu, anne-bebek arasında oluşan bağlanma duygusuna oldukça benzer. Aynı zamanda, sahiplerde ailelerine, yavrularına, eşine duyduğu hissi köpeğine karşı da duyumlar. Bilimsel olarak, köpek-sahip göz temasından sonra oksitosin hormonu salgılandığı ispat edilmiştir. Oksitosin; halk arasında sevgi, aşk hormonu olarak bilinir. Beyinde hipotalamus tarafından üretilir ve bağ kurulmasında oldukça önemlidir. 

Dr. John Gray: Oksitosin hormonu kendimizi daha gevşemiş, rahat ve mutlu hissetmemize neden olmakla kalmayıp, stresle daha kolay baş edebilmemizi sağlar.

Bir köpekle ilgilenmek, beslemek, yürüyüşe çıkarmak, temizlemek, okşamak gibi birçok aktivite terapinin parçasıdır. Psikolojik ve duygusal oldukça faydası vardır. Saydığımız aktiviteler insanlar için birer bilişsel uyarımdır. Dikkatin odaklanmasında ve kontrolünde oldukça büyük öneme sahiptir. Aynı zamanda onlarla ilgilenmek fiziksel aktivite gerektirir. Artan fiziksel aktivite ile birlikte, kas-kemik sistemimiz güçlenir, motor becerilerimiz gelişir. 

Depresyon, stres, anksiyete gibi psikolojik vakalarda; iç görü kazandırması, destekleyici bir ortama zemin hazırlaması ve hastalıkla baş etme stratejileri kazandırması yönüyle oldukça tamamlayıcı bir terapi yöntemidir.  Bireylerde sorumluluk alma, öz disiplin, empati ve saygı gibi ciddi derecede önemli duyguları yaşatıp, kazandırır. Köpeklerle oyun yoluyla kaliteli bir şekilde iletişime geçme fırsatı yakalarız. Oluşturduğumuz bu sosyal iletişim, sosyal becerilerin gelişmesine zemin oluşturur. Özgüven sahibi bireyler olmamıza, takım çalışmalarında iş birliğine ve arkadaş edinmemize yardımcı olur. Kronik şizofreni hastalarında gözlemlenen anhedoni yani düşük sosyal işlevsellik ve onların tedaviye karşı gösterdiği yüksek dirence oldukça yatıştırıcı etkisi vardır. Terapi sürecinde; psikosoyal rehabilitasyonla birlikte yaşam kalitesinin artması beklenir.

 

Kaynakça ve İleri Okuma:

  • Sibel Cevizci, Ethem Erginöz, Zuhal Baltaş Nobel MED (5), 4-9, 2009
  • Uzm. Psikolog Ruhane Brodhag

 

Yazar: Nurefşan MİCAN

Yorum yapın