Transaksiyonel Analiz Nedir ?
İnsanların süreğen hayatları içinde başka insanlarla ilişki kurması elzemdir. Her insan dünyaya ilk geldiği gün, aslında yüzyıllardır süregelen bir kültür, bir toplum yapısı, bir evrimsel kurallar kodlamasının içine doğar. İnsan olmayı canlı olmaktan spesifikleştiren şey, iletişim ihtiyacı ve kendiliğin içselleştirilmiş bilinç türlerine sahip olmaktır. Buna bağlı olarak günlük hayatımız içinde kurduğumuz iletişim ve ilişkilerin, kendilik pozisyonlarımız doğrultusunda incelendiği bir analiz yöntemi, 1957 dolaylarında Eric Berne tarafından ortaya konmuştur.
Transaksiyonel analiz, terapi açısından bilişsel-davranışçı bir yaklaşımdır. Bu yöntem, insanların içsel kalıplarının yanı sıra, başka psikodinamik sorunlarla baş etmede etkilidir. Psikolojik bir fenomen olmanın yanı sıra, iletişimsel incelemeler ve tespitler yapar. Günümüzde Transaksiyonel Analiz yöntemi ve oyun analizi; kişisel, evlilik ve grup psikoterapilerinin yanı sıra danışmanlık, eğitim, iş ve örgüt psikolojisi, gelişim gibi pek çok alanda kullanılmaktadır.
Transaksiyonel Analizin Temsilcisi ve Tarihi
Transaksiyonel Analiz yaklaşımının kurucusu, Psikiyatrist Eric Berne’dir. Berne, 1910 yılında Kanada’da doğmuş, 1931 yılında McGill üniversitesinden mezun olmuş ve yine doktorasını burada tamamlamıştır. Eric Berne, tıptaki uzmanlığını Yale Üniversitesi’nde yapmış ve bu dönemde psikanalizle tanışmıştır. Amerikan Ordusunda psikiyatrist olarak görev almış ve grup terapileri gerçekleştirmiştir. Psikanaliz üzerine pek çok makalesi bulunan Berne, 1964 yılında Transaksiyonel Analiz Derneği’ni kurmuştur. Özellikle 1964 yılında yayımladığı ‘‘Games People Play’’ adlı kitabı ile Transaksiyonel Analiz ve oyun analizine dünya çapında büyük ilgi uyandırmıştır. Ayrıca akıl sağlığı alanındaki iki atılım (pozitif psikoloji, zihinselleştirme) bu yöntemin 20.yy’da bıraktığı etkinin doğrudan izlencesidir.
Günümüzde 10.000’den fazla kişi kendini transaksiyonel analist olarak tanıtmakta, bu yaklaşımın Uluslararası Transaksiyonel Analiz Örgütü (ITAA), Amerika Transaksiyonel Analiz Örgütü (ATAA), Batı Pasifik Transaksiyonel Analiz Örgütü (WPATA), Avrupa Transaksiyonel Analiz Örgütü (EATA) olmak üzere çeşitli çok uluslu toplulukları bulunmaktadır.
Transaksiyonel Analiz Kuram ve Kavramları
- Sosyal İlişki Kuramı
- Ego Durumları
- İnsanların Oynadığı Oyunları
Transaksiyonel Analizin içeriği ve temel kuramları nelerdir ? Transaksiyonel Analiz insan ve davranışları bakımından nasıl bir yaklaşımla neyi konu alır ?
Eric Berne, Transaksiyonel Analizi dünyaya tanıttığı başlıca eseri ‘‘Games People Play’’ de, öncelikle sosyal ilişkiler kuramını ele alır. Günümüzde ruh sağlığı bakımından insanların kendilerini ve başkalarını içsel durumlarıyla, düşünce ve hisleriyle motive ettikleri kavramsallaştırmaları gittikçe önem kazanmaktadır. Bu kapasiteye psikolojik farkındalık, zihinselleştirmek ve duygusal zeka gibi farklı adlar verilmiştir. Bu, empatinin ve sosyal becerikliliğin temelinde yatan olgudur. Psikolojik direnç ve stres yükleyicilerle baş etmenin önemli bir parçasıdır. Berne’e göre, insan yavrusu yetersiz ilgi ve bakıma maruz kaldığında duygusal yoksunluk ortaya çıkıyordu. Duygusal yoksunluk ise, vücudun fiziksel olarak geri dönülmez bir çöküş içine girmesine, bağışıklık sisteminin zayıflayarak hastalığa yakalanma riskinin artmasına sebep oluyordu. Bu sebeple sosyal ilişkiler kurmak ve bir gruba ait hissedebilmek dolayısıyla kimliğin başkaları tarafından şahit olunması ve onanması ihtiyacı, fizyolojik ve psikolojik bakımdan birçok etkiye sahip önemli fenomenlerdir.
Eric Berne, insan ilişkilerinin kişinin fizyolojik ve psikolojik sağlığı bakımından yaptığı değerlendirmelerde, yakın ilişkilerde ‘sıvazlama davranışı’ diye bir kavrama yer verir. ‘‘Sıvazlama’’ fiziksel yakın temasın ötesinde, pratikte farklı anlamları da karşılamaktadır. ‘‘Sıvazlama’’ günlük hayatta başka birinin varlığının tanındığını ima eden herhangi bir hareket; sosyal eylemin temel birimi olarak kabul edilir. Karşılıklı yapılan sıvazlamalar ise transaksiyonu oluşturur. Herhangi bir sosyal ilişki, hiç ilişki olmamasına göre daha fazla biyolojik avantaj sağlamaktadır. Bu S. Levine’nin farelerle yaptığı bazı kayda değer deneylerle ortaya konmuştur. Bu deneylerde okşanan farelerin sadece fiziksel, ruhsal ve duygusal olarak geliştiği değil; aynı zamanda beyinlerinin biyokimyasının ve hatta lösemi hastalığına karşı olan dirençlerinin bile olumlu şekilde etkilendiği gözlenmiştir.
Sosyal temasın avantajları somatik (bedensel) ve psişik (ruhsal) dengenin sağlanmasıyla ilintili olup şu faktörlerle bağlantılıdır:
- Stresin azaltılması
- Sağlığa zarar veren durumlardan kaçınılması (sigara, alkol)
- Sıvazlama ihtiyacının karşılanması
- Sabit bir dengenin sağlanması
Transaksiyonel analizin birkaç temel taşından bahsettik. Şüphesiz bunlardan en gözdesi ‘oyun’ ve ‘ego durumları’ olarak kuramda yer almış kavramlardır.
Transaksiyonel Analiz Ego Durumları
Berne ego durumlarını ‘aynı anda oluşan tutarlı düşünme, hissetme ve davranma biçimleri’ olarak tanımlar. Ego durumları, beyindeki nöral ağların dışavurumu olarak kavramsallaştırılır. Berne, her ne kadar kuramındaki ‘Yetişkin-Ebeveyn-Çocuk’ ego durumlarını psikanalizdeki ‘Id-Ego-Süperego’ dan ayrı tutmuş ve kendi kavramlarının psikanalizdeki gibi soyut değil gözlenebilir olması bakımından farklı olduğunu iddia etmişse de, özellikleri bakımından Ebeveyn ego durumu kişiliğe eleştirel ve ideal olanı sürekli dayatan yapısıyla süperego ile benzeşen özellik göstermekteyken; Çocuk ego durumu bireyin dürtülerinin dizginleri ele aldığı; özgeci istek ve ihtiyacın peşinden koştuğu bir kendilik durumunu temsil etmesi hasebiyle Id’e yakındır. Yetişkin ego durumu ise isteklerinin derhal temini için rahatsızlık veren çocuk ego ile ebeveyn idealin kesin eleştirilerinin ve gerçekliğin rahatsız ediciliğinin etkisini sürdüren ebeveyn ego arasında arabulucu ve dengeleyici bir rol sütlenir. Gerçeğin objektif olarak değerlendirilmesinde özerk şekilde yönetilen ego durumudur.
Ebeveyn Ego Durumu:
Ebeveyn ego durumu ailemizden veya bize bakım verenlerden öğrendiğimiz bir dizi düşünce, duygu ve davranıştır. Kendi içinde ikiye ayrılır:
- Eleştiren Ebeveyn: Ailemizden öğrendiğimiz kalıpyargılar, değerler, düşünceler ve inançlardan oluşur.
- Koruyucu/Kollayıcı Ebeveyn: Bakım veren, şefkatli, sevgi dolu, izin verici, destekleyici, güven ve cesaret verici ego durumudur.
Yetişkin Ego Durumu:
Burada ve şimdiye tepki olarak verilen düşünce ve davranış örüntüleridir. Olayları objektif bir şekilde görür ve problemleri gerçeklere dayanarak, rasyonel bir şekilde çözümler.
Çocuk Ego Durumu:
Hayatın ilk dönemlerinde yani çocuklukta gelişen nöral ağların davranışsal dışavurumu olarak kavramsallaştırılan ego durumudur. Çocuklukta deneyimlenip ortaya konan duygular, düşünceler, tepki biçimleri, hisler tekrarlanır. Emosyonel (duygusal) ve özgeci tepki ağırlıklı davranışlarda etkili olması sebebiyle durumlara akılcı ve objektif yaklaşmayı zorlaştırabilir. Çocuk ego durumu ikiye ayrılır: Doğal çocuk ve Uyumlu çocuk.
Doğal çocuk içinden geldiği gibidir, spontandır. Oyuncu, otantik ve duygusal olmasının yanı sıra eğlenceye düşkündür. Yetişkin ego durumuyla birlikte işlevi yaratıcılıktır.
Uyumlu çocuksa ebeveyn gözetimindeki bir çocuğun temkini ve dikkatiyle hareket eder. Hareketlerini daima eğiti ve öğretilerine uygun gerçekleştirmeye çalışan, hafifçe tedirgin ve kaygılı yapıdadır. Uyumlu çocuk ego durumu aktif haldeyken tepkiler, doğal ve hissedilene tamamen paralel ilerlemez, ebeveyn öğretilerine uydurulmaya çalışan sansürlenmiş tepkiler vardır. Bu noktada şunu da eklemek gerekir: Herhangi bir sosyal grubun mensubu olan her birey, üç ego durumunu da sergileyebilir veya birinden diğerine geçebilir. Ayrıca çocuklar, zihinsel özürlüler ve şizofrenler dahil her bireyde Yetişkin ego durumu vardır. Günlük hayatın içinde kurulan ilişkilerin akışında veya doğal olarak gerçekleşen her diyalogda, bireyler öznel şekilde üçünü de kullanabilir, birinden diğerine geçebilir. Transaksiyonel analiz, ilişkiler bağlamında girilen ego durumları ve kullanımlarının gidişatını, ilişki açısından sebep ve sonuçlarını incelemeyi amaç edinir.
Eric Berne, kuramını açıklarken onaylanma ve uyarıcı açlığından sonra sırada zamanı yapılandırma açlığı gelir. İnsanlar günlük hayatın akışı içerisinde yaşamayı devam ettirebilmek için zaruri veya keyfi olarak çeşitli aktiviteler yaparlar. Etkinlik ve aktivitelerin yoksunluğunda insanın meşgul olabileceği bir şeyler araması, zamanı yapılandırma ihtiyacından kaynaklanır. Pratikte bu şekilde karşılık bulurken, teoride zamanı yapılandırmanın işlemsel yönüne programlama diyebiliriz. Bunun da üç kısmı vardır: maddesel, sosyal ve kişisel.
Maddesel programlama dışsal gerçeklikle baş ederken karşılaşılan değişikliklere yönelik yapılacak hamlelerin organize edilmesidir: Tıpkı bir tekne inşa ederken izlenen adımlar gibi. Sosyal programlama ise eylemlerin, zamanın yapılandırılması esnasında girilen bir iletişim trafiğinde ve yahut basit bir selamlaşmada, geleneksel/ritüelistik/toplumsal kurallara ya da normlara göre düzenlenmesidir. Selamlaşmak, yiyip içmek, flört etmek ve hatta yas tutmak gibi.
Kişisel programlama ise eylemlerde yapılan daha kişisel düzenlemelerdir. Vakit geçirme aktivitelerinin aksine, sosyal programlamaya daha çok dayalı olan sekanslara ‘‘Oyun’’ adı verilir. Oyun, çizgileri belli olan, sonuca doğru gelişen, birbirini tamamlayıcı mahiyette ve hedefi açığa vurulmamış bir transaksiyon dizisine verilen addır. Oyun, kendini yineleyen, tekrar tekrar oluşan, görünüşte akla yatkın gelen ancak gizil motivasyonlu bir dizi etkileşimden oluşur. İnsanların oynadığı oyunların en belli başlı özelliği duyguların düzmece değil, kurallara göre düzenlenmiş olmasıdır. Bir oyundaki içsel psikolojik avantaj, libidonun (cinsel dürtünün) üzerinde doğrudan bıraktığı etkilerdir. Dışsal psikolojik avantaj, bu oyunu oynamakla korku verici durumlardan kaçınılmasıdır.
Eric Berne’in iddia ettiğine göre, bir insanın bilinçdışı yaşam planının öğelerine göre yazdığı senaryolar ve en sık seçtiği oyunlar; onun yapacağı evliliğin ve seçeceği mesleğin getirdiği sonuçlardan hangi koşullarda öleceğine kadar, onun yazgısını da tayin edecektir.
Transaksiyonel analiz sosyal psikiyatrinin bir dalıdır ve oyun analizi de transaksiyonel analizin önemli bir kısmını oluşturur.
Transaksiyonel Analiz İle İlgili Okunabilecek Kitaplar:
- Eric Berne – İnsanların Oynadığı Oyunlar (Games People Play, 1964)
- Eric Berne –Hayat Denen Oyun
- Muriel James, Dorothy Jongeward – Born To Win
- Ian Stewart, Vann Joines – Günümüzde TA (Transaksiyonel Analize Yeni Bir Giriş)
- Thomas A. Harris – Ben OK’im Sen OK’sin
Kaynakça ve İleri Okuma:
- Eric Berne, İnsanların Oynadığı Oyunlar (Koridor Yayınları, 2018)
Yazar: Feride Kübra ATEŞ